Yol = Hız x Zaman / #ozanlayolda 46.Gün

by Salvador Dali

Benim adıma karantina süreci başlayalı 3 aydan biraz uzun bir zaman oldu. Bu sürede ne çok şey değişti kendi adıma, geriye dönüp baktığımda bazılarına çok şaşırıyorum. Fakat giderek daha iyi olduğunu ve bu durumdan memnun olduğumu dile getirmeliyim.

Bu dönemde algılarımız da ne kadar değişiyor farkında mısınız bilmiyorum. Özellikle kendisi zaten bir algı olan zamanın için olan yolculuğumuz giderek enteresan bir hal alıyor. Zamanın algısallığını çok basit bir şekilde anlatabilirim; bazen dakikalar saatler olur geçmek bilmez, bazen de günler haftalar hatta yıllar su gibi akar geçer.

Peki ya bu algı nasıl değişir? Neye göre? Kime göre? Geri döndüremediğimiz, bu kadar değerli dediğimiz zamanı nasıl verimli kullanabiliriz? Konu içini neyle doldurduğumuz ile alakalı. Yaşadığımız anlarda biriktirdiğimiz anıların bizim için ne ifade ettiğine bakarsak, zamanın hangisinde su gibi aktığında hangisinde bir kaya gibi üzerimizde ağırlık yarattığını bulabiliriz.

Hiç hazırlığınızın olmadığı bir sınava girdiniz ve sınav sorularına dair en ufak bir fikriniz yok. E üzerine bir de bu sınav hayatınızda önemli bir aşamayı geçme kriteriyse, diyelim ki üniversite sınavı… O zaman soğuk soğuk terlemeye merhaba! Ne o sınav geçer, ne siz o an başka bir çıkış yolu bulabilirsiniz.

Tam tersi açıdan, çok sevdiğiniz bir konsere gittiniz. Yıllardır beklediğiniz o sanatçı sahnede, hatta en önden izliyor, müziğin akışına bırakıyorsunuz kendinizi. Gece sonunda yüzünüzde bir gülümseme, üzerinizde tatlı bir yorgunluk, aklınızda keşke hiç bitmeseydi düşüncesi. Şimdi o anı düşününce anlıyoruz ki su gibi akmış geçmiş. Bu konu hayatımızın her alanında böyledir. Sevdiğimiz insanla vakit geçirirken o anın derinliklerine dalar ve zaten sevdiğimiz şeyi yaptığımız için  geriye kalanların hepsi keyifli anlar ve iyi kiler olur.

O zaman son zamanların trend konuları mindfulness, aydınlanma, canımız koçlar ne diyorlar “akışta ol”. E çözüm akışta olmak mı? Yok değil. O akışa nasıl baktığımızla alakalı bütün konu. Düşünsenize acı çektiğiniz bir akışta olmak… Ama o acının nedeni ney, sınava hazırlanmamak ya da o okula gidemezsen hayatın bitecekmiş korkusu, ardındaki sebebi yakaladığında asıl çözüme ulaşıyorsun.

Konu başlığında hız da vardı, neden bu kadar zaman? Gittiğimiz yol, hız ve zaman ile ölçülüyorsa ya yolun artması için ya birisi artarken diğeri sabit kalacak ya da ikisi birden artacak. Birinin azaldığı diğerinin üstel olarak arttığı durumda da artış gösterebilir, fiziğim iyidir ama çözüme odaklanalım karışıklığa gerek yok.

Eğer bir şekilde bu formüle pozitif yönlü etki edeceksek, ya geçen zamanı verimli kullanıp uzun zamanları su gibi akıtacağız ya da hızlı hareket edeceğiz. Aşırı hız yapmak her ne kadar adrenalin salgılatıp keyif verse de uzun vadede yorgunluk ve tehlike getirir. O yüzden hızımıza dikkat ederek, zamanı kullanmayı öğrenmek bence daha işlevsel bir durum.

Bu paragrafların özeti; olanı fark etmek, olana nasıl baktığımızı görmek, değişmesi gerekeni değiştirmek ve devam etmek. Zamanla hızı çarptığımızda uzun yollar alabiliriz. Bazen de bir bakarsınız başladığınız yerdesinizdir, yol ve yer değiştirme bu yüzden farklıdır. Uzun yollar alıp, deneyimler elde edip başladığınız yere geliyorsanız o zaman köklü değişimlerin vaktidir!

Leave a Reply

Your email address will not be published.