Yol Düğümleri ve Çözümleri / #ozanlayolda 55. & 56.Gün

by Estefan Gargost

Dün yazamadım çünkü fiziki olarak bir yoldaydım ve ardından da kendimi çok yorgun hissettiğim için ne bilgisayarla ne de telefonla çok vakit geçirebildim. Bir yandan da hala üzerimde taşıdığım gereksiz yüklerin olduğunu ve bunları atmam gerektiğini anladım, onların çözümlemeleriyle geçti bütün akşam.

Çözümleme yapabilmek söylenirken kolay ama yaparken zorlayan eylemlerden. Karmakarışık düşüncelerin, birikmiş deneyimlerin, heyecanların ya da kırgınlıkların bolca olduğu bir kutudan bir şeyleri çıkartmak ya da dolanmış olanları ayırmak cümlenin uzunluğundan da anlaşıldığı hemen ve basit de olmuyor. Ama karamsar olmaya gerek de yok, hep dediğimiz denge üzerine kurulu Dünya’da ne kadar sorun varsa o kadar da çözüm vardır.

Önce bence kafamız neden karışıyor ona bakmak gerekiyor. Eğer ki benim gibi disiplinlerarası bir düşünce sisteminiz varsa ya da empat biriyseniz bu karışıklığın ortaya çıkması an meselesi olabiliyor. Hayallerle başlayan süreçte devamında okumalarla, izlemelerle, dinlemelerle devam ediyor. Ardından zihin bunların hepsine yorum yapıyor. Bir yandan empatinin getirmiş olduğu benim dışımdaki hisler de eklenince, bütün bunların arasından hangisi benim hangisi değil ayırmak gerekiyor. Bunu 2015’ten önce sorsaydınız bana çok daha farklı cevaplar alırdınız, kendimi dinlemeyi öğrendiğimden bu yana çok daha rahatım.

Etrafımızdaki çoğu insanda bu karışıklığı görmek mümkün ama kim farkında önemli olan o. Kendi düşüncelerini, kendi hislerini ayırt edemeyen insan esen rüzgarın savurduğu yaprak gibi inişli çıkışlı bir hayatın ortasında buluyor kendini.  Bu tarzdaki insanlara baktığımızda da çoğunlukla sorunu dışarıdan kaynaklı olduğunu düşündüklerini görebiliyorum. Büyük hata.

Son zamanlarda okuduğum kitaplar arasında beni en çok etkileyenlerden birisi Kalıtsal Aile Travmaları üzerine yazılan “Seninle Başlamadı” oldu.Temel olarak odaklandığı nokta şu anda yaşadıklarımızın, bizim için en zorlu deneyimlerin aslında bizden nesiller öncesinde ebeveynlerimizin veya atalarımızın yaşadığı deneyimlerin sonucundaki dersler olduğuydu. İnsan önce bi yok artık diyor ama eğer ki biyoloji ile biraz ilgiliyseniz DNA’nın ve beynin neleri kaydettiğini daha iyi anlayabilirsiniz.

Kitapta anlatılan vakalar ve okuyucuya sunduğu çözüm teknikleri gerçekten çok faydalı. Eğer bir gün kitabı okursanız net olarak göreceksiniz ki sizinle başlamadı… Konunun sizle hiçbir alakası yok aslında. Bütün bunları görüp, arındığında insan o kadar rahatlıyor ki… Bir tek yaşayan bilir.

Kitapla alakalı belki daha detaylı bir yazı yazabilirim ama gelin size dün ve daha öncesinde de sürekli kullandığım en basit çözümleme yöntemini anlatayım.

Düşünce mi His mi?

2 tane çok net ayrım yapabiliriz. Aklımdan geçen, önüme gelen şey bir düşünce mi yoksa bir his mi? Bakın duygu değil. Duygu, hislere düşüncelerin yüklediği anlamlardır. E peki düşünce mi his mi nasıl anlayacağınız? İleri çalışmalarda bu ayrımı yaptıracak teknikler mevcut ama yine en sade haliyle, eğer ki duyu organlarınızda bir tetiklenme yaşanıyorsa ben buna his diyorum. Kişiler, nesneler, yerler veya  zamanla alakalı bir şeyler ise net olarak bu bir düşüncedir diyebilirim.

Sahibi kim?

Düşünceyi ve hissi birbirinden ayırdıktan sonra bir sonraki adımda bunların kime ait olduğu var. Özellikle bizim toplumumuz birbirinden etkilenmeye çok açıktır. Hatta bu yüzden her yerde bir tribün havası var, çabuk ateşlenir çabuk tepki verebiliriz. Ancak biliyoruz ki temelde çoğu yine bizim değil. Başkasının kılıcını sallamak, yine bir başkasının derdini çekmek, her duyduğumuzdan etkilenmek… Nasıl alışık olduğumuz durumlar değil mi? O yüzden bu hissin ya da düşüncenin sahibi kim?

Bunu nasıl anlayabiliriz? Bu en derinde insanın kendini tanımasıyla alakalı bir durum. Delphi tapınağının girişinde ya da Matrix’te Kahin’in mutfağının girişinde yazdığı gibi “Kendini Bil”mekten geçiyor hepsi. Yine çok sade bir yöntemle bu ayrımı yapabilmek için en yakınınızdakileri aklınıza getirin. Bu his veya düşünce ile onlar arasında ilişki kurmayı deneyin ve göreceksiniz ki başkasıyla ne kadar çok eşleşiyorsa o kadar size ait değildir.

Çözümlemek ve ayrıştırabilmek önemli şey. Hele ki kontrolsüz bir çığ gibi hareket eden bu ortamda yanlış şeylerin peşinden gitmek ve yanlış tepkiler vermek çok olası. Hep yaptığımız gibi, şimdi bir durun ve deriiin bir nefes alın.

Nefesi alan kim?

Leave a Reply

Your email address will not be published.